Dağıtık Enerji

Dağıtık Üretime Genel Bakış

5 Dakika Okuma

Enerjimiz Etkinlik

Hızla gelişen teknolojiyle birlikte buna adapte olabilen sektörler de hızlı bir gelişim gösteriyor. Özellikle tüketimin arttığı bu devirde enerji alanındaki gelişmelerin yoğunlaşması da sürpriz değil.

Enerji üretimi konusunda her geçen gün birçok yeniliğe şahit oluyoruz. Özellikle 21. yüzyılın en büyük gelişimini yaşayan kategorilerden biri de dağıtık üretim. Peki nedir bu dağıtık üretim? Elektrik enerjisiyle nasıl bir bağlantısı var?

Dağıtık Üretim Nedir?

Dağıtık üretimi (ya da dağıtılmış enerjiyi), yerinde üretim veya merkezi olmayan enerji üretimi olarak adlandırabiliriz. Lokal olarak enerji üreten bu sistem, depolama imkânı da sunuyor.

Dağıtık üretimin en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de elektrik enerjisi. Başta fosil yakıt tüketimine alternatif olarak doğan dağıtık elektrik üretimi, son yıllarda olmazsa olmaz bir ihtiyaç haline dönüşüyor.

Dağıtık Elektrik Üretimi Nedir?

Dağıtık elektrik üretimi, direkt olarak dağıtım şebekesine bağlı veya elektrik sayacının tüketici tarafına bağlı elektrik-güç kaynağı olarak tanımlanıyor.

Bu tanımdan hareketle örnek verecek olursak; bir alışveriş merkezinde kullanılan kojenerasyon sistemi, ofis binası çatısında yer alan fotovoltaik sistemi veya çiftlik arazisinde kullanılan biyogaz sistemi dağıtık elektrik üretimi olarak gösterilebilir.

Dağıtık Elektrik Üretimini Hazırlayan Süreç

Her şey Thomas Edison’un 20. yüzyılın başlarında kurduğu elektrik santraliyle başladı. 1929’daki ekonomik buhrana kadar özel şirketler tarafından kısıtlı biçimde sağlanan enerji kamulaştı ve devlet eliyle birkaç farklı santralden halka ulaştırılmaya başladı. 1960’lara kadar devam eden bu sistem, çok da uzun soluklu durmuyordu. 1970’lerde nükleer enerji, elektrik enerjisinin alternatifi olarak gösterildi. Fakat Çernobil’de yaşanan facia, nükleer enerji konusunda birçok soru işaretini de akıllara getirmişti.

Bu Riske Değer mi?

Günümüzde, işletmelerde bulunan merkezi elektrik güç santralleri, teknoloji bakımından son derece gelişmiş durumda. Ancak arıza olasılığında çevrenin büyük çaplı zarar görme ihtimalleri, bu büyük sistemleri bugün bir risk kaynağı haline getiriyor. Günümüzde elektrik kesintilerinin çoğu, iletim hatlarında veya trafo merkezlerinde meydana gelen arızalardan kaynaklanıyor. Her ne kadar doğalgaz kaynaklı elektrik üretimi diğer fosil yakıtlara göre karbon salınımlarında azalmayı sağlasa da, bu, küresel ısınmanın önüne geçilmesi için yeterli değil. Yine kömür santrallerinde uygulanması düşünülen “Carbon Capture & Storage”* gibi teknolojiler, belirsizlikler ve yatırım riskleri nedeniyle pilot uygulamaların ötesine geçemedi.

Deregüle edilen elektrik piyasalarında, oluşabilecek kısa ve uzun vadeli arz problemleri ile kapasite yetersizlikleri, tüketicilere daha yüksek elektrik fiyatı olarak yansıtılıyor. Yine aynı deregülasyon, tüketicilerin bu dalgalanmalara karşı önlem almalarını sağlayacak mekanizmaların doğmasına yardımcı olurken, fosil yakıta göre daha avantajlı hale gelen dağıtık elektrik üretimini oluşturacak zemin de hazırlanmış oluyor.

* Carbon Capture and Storage (Karbon Tutma ve Depolama): Fosil yakıt kullanarak atmosfere yoğun şekilde sera gazı emisyonu yapan güç santrallerinin küresel karbon salınımlarının önüne geçmek için kullandıkları teknikler arasında en yaygın olanlarından biri.

 

Kaynaklar:

https://akillisebekeler.com/2012/02/14/dagitik-uretim/

http://www.emo.org.tr/ekler/76bfae53cf6ecbd_ek.pdf

http://www.emo.org.tr/ekler/1d1cd3a02276948_ek.pdf

 

 

 

 

 

İlginizi çekebilecekler diğer içerikler