6 Dakika Okuma
1970’lerde yaşanan petrol krizi sonrasında dünya alternatif enerji yollarını aramaya yönelmiştir. Bu noktada, petrole alternatif olarak biyogaz ortaya çıkmıştır. Biyogaz, organik atıkların belirli mikroorganizmalar ile etkileşime geçmeleri sonucu ortaya çıkan gaza verilen isimdir. Ortaya metan (CH4) ve karbondioksit (CO2) ve az miktarda diğer gazlar çıkmaktadır. Biyogaz yakıt olarak atıkları kullanmaktadır.
Bu atıklar 3 başlık altında toplanır;
Biyogaz elde edebilmek için öncelikle mikrobiyolojik bakterilerin üretimini sağlamak gerekmektedir, bunun içinde uygun sıcaklık ve uygun ph değerlerine ihtiyaç vardır. Sıcaklık 35 ºC ve 55 ºC arasında, ph değeri ise 7-7.5 arasında olmalıdır. Bunun haricinde belirli oranlarda su ve azot ile deterjansız, oksijensiz, antibiyotiksiz, karanlık bir ortam sağlanmalıdır.
Biyogaz tesislerinin yeri;
Biyogazın birçok farklı kullanım alanı vardır. Bunlara
Biyogazın Avantajları;
Biyogazın Dezavantajları;
Biyogaz tesisleri ise büyüklüklerine göre şu şekilde;
1 m3 Biyogaz = 0,66 litre motorin = 0,75 litre benzin = 0,25 m3 propan miktarına eşittir.
Dünyada biyogazdan enerji üretimi hızla artmaktadır. Çin, Hindistan Nepal ve Tayland dünyadaki tesislerin %90’ına ev sahipliği yapmaktadır. Avrupa kıtasında ise sırasıyla Almanya, İngiltere ve İtalya tesis sayısında diğer Avrupa ülkelerine nazaran öndedir.
Avrupa’nın öncüsü olan Almanya ise 2019 yılı itibari işe 9500 tesise sahiptir[1] .
Türkiye’de ise 57 şehirde 144 biyogaz tesisi bulunmaktadır. Bulunduğumuz yıl içerisinde bu sayının 160’a çıkması Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından belirtilmiştir. [3]
Kaynakça
İlginizi çekebilecekler diğer içerikler
Temiz, güvenilir, yenilenebilir, sürdürülebilir… Bir elektrikten beklentimiz eskiden bu kadar “çevreci” değildi belki ama…
6 Dakika Okuma
7 Dakika Okuma
8 Dakika Okuma
6 Dakika Okuma
5 Dakika Okuma
9 Dakika Okuma
6 Dakika Okuma
7 Dakika Okuma
13 Dakika Okuma